24 Ağustos 2011 Çarşamba

Kaybolan Yıllarımı Verin Bana...Hemen Dedimmmmm...!

Evet.... Bu aralar kaybolan yıllarımın hasretindeyim...
Sanki yıldızlar daha mı parlaktı o zamanlar?
"Her yaşın ayrı bir güzelliği var" gibi sepet dolusu yalanlarla avutamıyorum bile kendimi....Yok çünkü...Her yaşın şahsına münhasır ayrı bir güzelliği yok arkadaş...Her yaşın ayrı bir zorluğu var aslında...
Bebekken altında bir bez, bir sağa bir sola koşuyorsun. Tamam umumi tuvalet derdin yok...Ama pişik oluyorsun n'aber...!
İlkokul,lise,üniversite...Çok güzel...Eğlen...Coş...İşte Kiboş kıvamında...Tamam cebine -ay pardon hesabına- parayı baban koyuyor da, sınavları ne yapacaksın...Hocalar peşin fiyatına 10 taksitli tarife uygulamıyor ki...
Dikkat ettiyseniz hayatınıza girip çıkanların attığı kazıklara hiç girmedim...
Evlilik kısmını es geçiyorum, zira yanlış anlaşılabilir...Daha şimdiden yakınmak olmaz yani...
Uzun lafın kısası yıllar yılı kandırıldık eyy 83-84-85 kuşağı...
Hepimiz yuttuk bu yalanı...Liseden mezun oldun ağladın...Üzülme dediler yeni arkadaşların olacak...Oldu tabiki...İçlerinde çok iyileri de vardı, hala da var evet...İyiki de varlar.. Ama ya diğerleri...Tüüükaka olanlar...
İş hayatına işte bu yüzden bayılıyorum ben...Yediğin kazıklar yanına kar kalıyor...Prim niyetine...
Canım da sıkkın değil oysaki bugün ama anlamadım neden böyle oldu bu yazı...
Zaten başlık-giriş cümlesi tamam. Tam bir uyum içindeler...Peki ya gerisi...Pes yani...3 dakikada ben ve duygularım asrın çelişki rekorunu kırdık...Meeeaşalllahhh...
Olsun...
Yediğiniz kazıklardan aldığınız kalorilere rağmen hayat yine de paylaşmaya değer unutmayın...
İhtimaller dahilinde kazık yemek üzere olduğunuz şu dakikalarda sizi, size rağmen seven, düşünen birileri her zaman var..! Aklınızda olsun...!





18 Ağustos 2011 Perşembe

"HiçBirŞeyYapmakYaDaYapmamak"

"Hiçbir şey yapmak ya da yapmamak" işte bütün mesele bu bence...

Tam içim parçalı bulutlu olacaktı ki, bu defa hava kapadı... "Ey Evren, depresyonun eşiğindeyim...Anlıyor musun?" diye avaz avaz bağırıyorum bir plazanın 12.katından... Böyle zamanlarda, ne her zaman yaptığım olumlama işe yarıyor, ne de birinin beni pohpohlaması... Evreninse umurunda bile değilim...Eeee o da haklı tabi...Ne yapsın zavallı...Pes etti bence çoktan...Bu boktan dünyada yaşamak zorunda olan insancıkların dertleriyle uğraşmak yerine yıllık iznini kullanıyor olabilir şu sıra.Zira hemen yardıma koşardı ben biliyorum...

Çünkü ben ona mesaj gönderirken olumsuz bile düşünsem, dip not düşüyorum düşün makalemin altına, ki bi yanlış anlaşma olmasın, aramız açılmasın diye...

Ona dair okuduğum bütün kitapları da çöpe atıcam akşam eve gidince... Evrene mesaj göndermekmiş...Peh..."Mesajlaşmak" adı üzerinde yani karşılıklı yapılır, karşılığı yoksa hiç bi işe yaramaz...!

Olumlama yapıyorum...Yapıyorum...Yapıyoru...Yapıyor..Yapıy...Yap...Y...

Eee sonuç?

Bak bu satırları yazarken bile, derin derin nefesler alıp "Geçicek...Sakin...!" diye telkin ediyorum kendimi ya...

Nasıl bi kafadayım Yüce Tanrı...İsa...Musa...Adem...Havva...

Zaten ilk insandan bu zamana gelen bi çarpıklık var gibi ya...Onu da anlayamıyorum zaten...

Bir ara da anlam veremediklerimin listesini yapıcam...Neden mi? Bi nedeni yok...!

Haa bu arada unutmadan, "Askerler oy kullanamazlar...Yani bir siyasi partiyi destekleseler bile, Oy kullanma hakları YOK onların..."

Bu yazı şizofrenik bir modda uzar gider...Uzatmamak tadında bırakmak gerek...Evet...!

Haydi şimdi güzel günler olsun...