31 Mart 2012 Cumartesi

Dayanamadım...

Bir gemi yaptım
Gazete kağıdından bir gemi.
Dayanamadım...
Baktım bir çocuk ağlıyordu sayfadaki haberde...
Boncuk boncuk yaşlar gözünde...
Dayanamadım...
Annesinin başında...
Anne sessiz,
çocuk kimsesiz.
Kimsesizler içinde sessiz bir anne.
Dayanamadım...
Görmek duymaktan daha ağır geliyor bazen...
....
Dayanamadım....
Bir gemi yaptım
Gazete kağıdından bir gemi...
A.Ç 
2011

29 Mart 2012 Perşembe

"Kendi kurallarım vardır, baktım oyun sıktı,bırakır kalkarım.."



"Kendi kurallarım vardır, baktım oyun sıktı,bırakır kalkarım..." demiş biri.

Kendi kuralları olmalı insanın tabi...Kendi olurken kural sahibi de olmalı ! Paralel yani bu ilerleyiş aslında.Kuralın varsa kendinsindir, kendinsen kuralın vardır. Ülkerlerin bile sınırları, kuralları var di mi? Bu derece gereksiz bir şey olsaydı....aman neyse ne..
Haa bir de unutmadan kulağın duyduğu o ağızdan çıkan var ya, ona da dikkat etmeli insan... Etmiyorsa fena...Hem de çok fena...
Öfke,
Kalkmak
Zarar,
Ziyan,
Oturmak
.
.
.


Böyle gider sonsuza doğru...
Kolaylıklar olsun...

26 Mart 2012 Pazartesi

To Do List




Okunacaklar;

Martıları seven adam >>>Osho

Abra Kadabra >>> Jodi  Picoult

Yaralarım Aşktandır >>> Furuğ Ferruhzad


Gezilecekler;

Gaziantepten ileri geç artık bu yıl...


Yapılacaklar;

Bol bol yazılacak
Doğum günleri vs unutulmayacak


Öğrenilecekler;

Dikiş dikmeyi öğren!

Alınacaklar;

Dikiş Makinesi



Gelmelisin!




Ben giderken,
sen gelmelisin...
Ben koşarken, yürümeli
susarken, konuşmalı
ağlarken, gülmelisin.
Gel demeden gelmeli
Kal demeden kalmalısın.
Ben olmalısın, anlıyor musun?
Ağlamıyorum bak!
Ben ağlamıyorum da
sen neden gülmüyorsun ey hayat?

A.Ç

23 Mart 2012 Cuma

Bir bir yazacağım bunları...


Bir bir yazacağım bunları,
bir bir...
Tükenmez olacak kalemim,
tükenmeyecek asla...
Ucu kırılmayacak umudun,
tükenmeyecek hiç anlayacağın...
*
Bir bir yazacağım bunları
Yazdıkça içime içime atacağım çığlıklarımı,
Duyulmayacak asla...
Sonra yine,
bir bir yazacağım...
Yazdıkça elim kolum sen olacak...
Sen olan elim kolum olacak
ve
hiç bağlanmayacak...

Mart 2012
A.Ç

23 Mart 2012



(1)Bulamadım onu...:(

(2)Bugün minibüse bindim uzun aradan sonra...Minibüsün ilk durağından bindiğim için başlarda her şey normaldi. Sonra ayakta yolcu almaya başladı şoför, buraya kadar da bir anormallik yok. Her şey karşıdan bir trafik polisi görünene kadar olağan seyrinde ilerliyordu... Birden şoför "Eğilebilir miyiz lütfen?" dedi ve herkes aynı anda eğildi, daha eğilenler kalkmadan durakta durduk ve yeni yolcular binmeye başladı, onlarda eğilerek biniyor yanlış anlamayın. Bu arada trafik polisi ile aramızda 1 minibüs var ve bizi soteliyor anlayacağınız.

Sonra düşündüm işte, yanımda bir yabancı olsaydı ne düşünürdü diye...

Cevap bulamadım...

(3) Bugün Cuma...Yarım gün kaldı tatile...Sevinçliyim a dostlar:)

22 Mart 2012 Perşembe

22 Mart 2012



Bugün itibariyle buradan tarihe not düşüyorum...
Sabah bir köpek sarıldı bacağıma...Mecaz yapmıyorum...Gerçekten. Akşam bıraktığım yerde olursa ben de o da yaşadık.
Bir de Tanrım lütfen güzel şeyler olsun...Lütfen lütfen...

21 Mart 2012 Çarşamba

Düşündüm de...

                  Çok kalabalıktı oysa...O kalabalığın içinde tanıdık bir yüzdü belki seni hatırlatan, belki bir ses.
Gidişin çok net değil bende. Sen de biliyorsun. Küçücüktü boyum, herkes çok uzundu çünkü.Göremedim...Ne fark eder, bakmadım ki nasıl gidiyorsun, bakamadım. 
Ne kadar çok olmuş seni düşünmeyeli. Ah ne kadar zaman geçmiş. Oysaki ara ara hep hatırlarım. Bir oyun bu benim için, kimsenin hatırlamadıklarını hatırlamak isterim içinde sen olan. Annem de şaşırır bazen. Hatta laf aramızda bazen o bile hatırlamaz ama hatırlayamadığını belli etmez yani.
Geçen bayramdı, bir telefon numarası gerekti, nerede bulundu biliyor musun? Senin parti not defterinin içinde. 
İşte bugün biri bana "Kızım" diye selendi, ama öyle böyle bir kızım değil. Senin ki gibi de değil. Ama senden sonra duyduğum en tanıdık kızımdı. Bir babamın "Kızım" ını bir de senin "Kızım" ını nerde duysam tanırım bilirsin.
Mesela senden sonra hiç oralet içmedim ben. Birkaç kere denedim, boğazımdan geçmedi. "Cam şişede ayran" ne zaman içsem sen oluyor dünya birden. Mantarı sevişimde senden galiba, toplardık ya hani ayağımda kırmızı çizmeler. 14 Eylüllerde "Dedem kurtarcak kızı" diye sevinirdim ya o sevinmelerim yok artık. Zamanla başka başka şeylere seviniyor da insan, yine de gözleri dolarak hatırlıyor geçmiş sevinçleri. O koca çınar ağacını kestiler biliyor musun? Olsun...Ben hala el sallıyorum ona sanki oradaymış gibi.
.
.
.
Böyle işte...
Yine yazarım...

20 Mart 2012 Salı

Alt tarafı fıstık..!

Alt tarafı fıstık!
"Fıstık üzerine ne kadar derin düşünebilirsin ki?" deme çocuk..
Ahh o fıstık ki; ne çok yakışır buz gibi biranın yanına...
Ama bana "Fıstık gibi hayatın var" deme çocuk...
O fıstık ki,
sen bilmezsin,
hep yalnızdır...
Antep gider, fındık gider, badem gider de,
bir başına kalır tabakta...
A.Ç

16 Mart 2012 Cuma

Beni bozabilir


İğneleyici bişeyler söyleyin bari...


Gerek Kalmadı


Hiçç:)


Terk edilen erkek sinekler kendilerini 'alkole vuruyor'






Dişilerin reddettiği erkek meyve sineklerinin kendilerini ''Alkole vurduğu'' belirlendi.



Washington- ABD'nin California Üniversitesi'nden bilimadamlarının yaptığı araştırmada, ''Sirke sinekleri'' de denilen meyve sineklerinin (Drosophila melanogaster) beynindeki nöropeptid F molekülünün, hayvanlar ''Tatmin''olduğunda arttığı, aksi durumda azaldığı, dolayısıyla, ''Mutlu erkek sineğin'' alkol oranı yüksek yiyecekleri genellikle tercih etmediği ve beynindeki molekül seviyesinin yüksek olduğu belirtildi.

Reddedilen erkek sineklerin ise alkol oranı yüksek yiyecekler tükettiği ve beyinlerindeki nöropeptid molekülü seviyesinin düşük olduğu görüldü.

Deney için bilimadamları önce erkek meyve sineklerini çiftleşmeye hazır dişilerin bulunduğu cam kafese koydu. Daha sonra, önceden çiftleşmiş dişiler ve yeni erkek sinekler de kafese koyularak dişilerin yeni erkekleri reddetmesi sağlandı. Devam devam....

13 Mart 2012 Salı

Öyle böyle....

Kaçırdığım trenleri sayamıyor değilim aslında ! Benim derdim kaçan trenlerin ardından bakanlar.Ben onları yakalamak istiyorum...İşte bu yüzden binmiyorum hiçbir trene...Sen kaçırdım sanıyorsun ya hani...Ben aslında bekliyorum... İşte en çok bu beklemeler yoruyor beni.Kanadı kırık bir kuş gibi, olduğun yerde beklemek nedir bilir misin? Bilir misin boyundan milyon kere büyük bir saman parçasının altında ezilmek ne demek, bir karınca misali?
O duyduğunun yakılan son ağıt olmadığını bilmenin ağırlığını peki?
Söyle hadi...
Söyleyemezsin...
Sen ki geç kalmamak, yalnızlığında boğulmamak için atladın ilk trene...
Makinisti bile ayartmaların bu yüzdendi senin...
Bilemezsin...
Söyleyemezsin...
Ve anlayamazsın,
çuval dolusu lafı,
"Dön..!Bak, hala buradayım gittiğin günden beri!Bırakamadım buraları. Seni bekliyorum burada."
demek içi ettiğimi...

A.Ç

11 Mart 2012 Pazar

İhtimaller dahilinde düşmek üzereyim...




İhtimaller dahilinde düşmek üzereyim...


Hadi diyorum... Tekrar, sil baştan başlayalım...


Sil istiyorum ama baştan değil. Sondan başa doğru olsun bu siliş ya da benim istediklerimi silelim gerişi kalsın...


Her sabah aynada gördüğüm benden daha da uzaklaşıyorum... Her sabah kaçıp saklanmak istiyorum yorganın altına, kendimden kaçmak , senden kaçmak, eşimden dostumdan kaçmak istiyorum hatta inanmayacaksın ama kaçıp sığınmak istiyorum allaha, hani şu rahim ve rahman olana.


Ama olmuyor, ben yine her sabah kendimle uyanıyor, yine kendimle yaşıyorum.


Elimde bana verdiğin kağıtla uyanıyorum ve günün her saati ucunda duruyorum o kağıdın... Ama düşmüyorum. Düşersem başıma gelecekleri orada burada göstere göstere , karşıma çıkara çıkara bellettin bana.


Gözümü yumdum başlarda , kanalı, hatta yolumu değiştirdim ama yine başaramadım. Ezberledim hepsini...


Hadi diyorum her sabah... ve sen her sabah bana pişkin pişkin sırıtıyorsun aynada... üstelik her sabah tükenmez kalemlerle karaladığın o kağıdın ucunda buluyorum kendimi...


Korkum kağıtta yazanlar değil....


Kağıdın ucunda durmak rahatsız ediyor beni...


Düşme ihtimali canımı sıkan...


Böyle değildin sen ... “Hayat sevince güzel” şarkısını bize söyletendin... Artık kimse sevmiyor birbirini... Herkesin gözünde nefret, yüreğinde kin.. zaten yüreğindeki de yüzünde ya neyse! Rüyalarım bile rahatsız senin yüzünden... Uykularım bölük pörçük... Ucundan yakalamış olma ihtimaline de sevinemiyorum, çünkü zaten ucunda yaşıyorum...


Son kez söylüyorum; Hadi ama... Tekrar sil baştan başlayalım...


9 Mart 2012 Cuma

"Horoz Şekeri" nedir bilir misin sen?

Leblebi tozundan
kırık dökük zamanların,
yalandan da olsa rüzgarla yoğrulmuş çocuklarıyız biz...
Bu yüzdendir hayatın bizi durmadan öksürtmesi,
boğazımıza takılı kalmış uhdelerimiz de bundandır bizim...
Dünya doyuma ulaşırken zaman içinde..
Yenilikler içinde eskimeye yüz tutmuş,
sıkışık bir zamanın
 taa o günlerden bugünlere uzanan kollarıyız biz...
 Siz yeniyi bilirsiniz...
Oysa biz sizin yeninizi kendi eskimizde yaşamayı...
                                                       A.Ç


8 Mart 2012 Perşembe

Aşk ve Kadın...




Bir İstanbul beyefendisiydi AŞK...
Egenin o küçük, romantik kasabalarına dayanıyordu kökleri...
"Meltem" in bir kadın isminden ibaret olmadığını bilirdi o...
Bir de, bilirdi denizin kız kokması ne demek...
O yüzden çocukluğundan beri aynıydı misi...
Ve o İstanbul beyefendisi hep şunu fısıldardı meltemin kulağına;
"Sen olmadan da yaşayabilirim bilirsin...
Ya da sen, eyy sonsuz deniz!
Ben, bir tek onsuz yaşayamam...Bir tek onsuz" der
Ve
Koklardı misini doyasıya....
A.Ç

6 Mart 2012 Salı

...



.....

Havada kalmıştı kadehi...

Bir yudum bile alamadı, bir yudum...

Bir balığı düşündü, bir şişeyi içinde yüzdüğü...

En son yansıması geldi aklına aynadaki...

İşte onu düşünemedi...

Baktı, yetmeyecek yüreği, "Şerefe" dedi, "Şerefe Yalan Dünya!"...




A.Ç.

2 Mart 2012 Cuma

Yanılıyorsun...!

Şimdi sen bana " Son gemiyi de kaçırdın...Gitti artık! Bu beklemeler nafile...!" diyorsun ya... Yanılıyorsun usta... Ben hiçbir gemiyi kaçırmadım... Aksine, onlar hep 1 eksik gittiler...