21 Mart 2012 Çarşamba

Düşündüm de...

                  Çok kalabalıktı oysa...O kalabalığın içinde tanıdık bir yüzdü belki seni hatırlatan, belki bir ses.
Gidişin çok net değil bende. Sen de biliyorsun. Küçücüktü boyum, herkes çok uzundu çünkü.Göremedim...Ne fark eder, bakmadım ki nasıl gidiyorsun, bakamadım. 
Ne kadar çok olmuş seni düşünmeyeli. Ah ne kadar zaman geçmiş. Oysaki ara ara hep hatırlarım. Bir oyun bu benim için, kimsenin hatırlamadıklarını hatırlamak isterim içinde sen olan. Annem de şaşırır bazen. Hatta laf aramızda bazen o bile hatırlamaz ama hatırlayamadığını belli etmez yani.
Geçen bayramdı, bir telefon numarası gerekti, nerede bulundu biliyor musun? Senin parti not defterinin içinde. 
İşte bugün biri bana "Kızım" diye selendi, ama öyle böyle bir kızım değil. Senin ki gibi de değil. Ama senden sonra duyduğum en tanıdık kızımdı. Bir babamın "Kızım" ını bir de senin "Kızım" ını nerde duysam tanırım bilirsin.
Mesela senden sonra hiç oralet içmedim ben. Birkaç kere denedim, boğazımdan geçmedi. "Cam şişede ayran" ne zaman içsem sen oluyor dünya birden. Mantarı sevişimde senden galiba, toplardık ya hani ayağımda kırmızı çizmeler. 14 Eylüllerde "Dedem kurtarcak kızı" diye sevinirdim ya o sevinmelerim yok artık. Zamanla başka başka şeylere seviniyor da insan, yine de gözleri dolarak hatırlıyor geçmiş sevinçleri. O koca çınar ağacını kestiler biliyor musun? Olsun...Ben hala el sallıyorum ona sanki oradaymış gibi.
.
.
.
Böyle işte...
Yine yazarım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder